Beni gözlerimi açtığım gün ile “var eden” zaman; yıllarına, aylarına, saatlerine tembih etmiş. Hanelerime savuruyor rakamlarını. Melekler bir sağımda, bir solumda benimle birlikte eşlik etmişler günahlarıma, sevaplarıma, hatalarıma, pişmanlıklarıma, yalanlarıma ve yanlışlarıma. Zaman; hatalarımı rakamlara, melekler ise ahirete bırakmış bedelini, beni “var eden” her şey ile. Ben de durup izlemişim, yaşamak yetmezmiş gibi. Belki de her şey daha öncesinde başlamıştı? Biz bu kalıplara sığmadan önce. Belki de kelimeler ilk anlamlarını o zaman kazanmıştı da biz; sahnemizde jübilelerini tamamlamaları için o meleğin sur’a üflemesini bekliyoruzdur. Belki de bu oyunun sonunda ruhlarımız en ön sıralarda, en saf hali ile el ele tutuşurken karşısında; başımızı öne, her şeyden habersiz, tüm rollerden sıyrılırcasına eğiyoruzdur. Belki de bu kurgu bu hali ile mükemmeldir.

Yorum bırakın